“Dungan’lar kimdir?” denildiğinde, bir çoğumuzun vereceği bir cevap yoktur aslında...
Oysa Dungan’lar onlar Avrasya’nın en ilginç topluluklarındandır. Babaları Arap, anneleri Çinli olan Dunganlar, bugün fazla bilinmeseler de Sovyet döneminde inançlarından taviz vermeden yaşamayı bilen bir halk.
Muhammed, Rahime, Ferit, Nesibe, Zeynep, Hüseyin, Amina, Fatıma… Ne kadar tanıdık isimler değil mi bunlar? Bu isimlere Orta Asya’nın göbeğinde, tarihi İpek Yolu boyunca uzanan köy ve kasabalarda rastlayınca insan daha bir şaşırıyor.
Dunganların Çin’deki sayısı için 7 milyon rakamını telaffuz eden de var, 100 milyon diyen de…
Çekik gözleri, tevekkül gamzeli simalarıyla bizi karşılayan bu insanlar, Çinli Müslümanlar. Kendilerine “Dunganlar” deniyor. Kırgızistan‘ın Çin sınırına yakın bölgelerinde yaşıyorlar. Resmi verilere göre bu ülkedeki sayıları 60 bini buluyor. Asıl yoğunluk ise Çin’de. Nüfusları hakkındaki rivayetler ise muhtelif. Dunganların Çin’deki sayısı için 7 milyon rakamını telaffuz eden de var, 100 milyon diyen de…
Bazı kaynaklarda “Döngen”, bazılarında “Tungan” diye anılan Dunganlar, Arap-Çin evlilikleri sonucu ortaya çıkmış bir toplum; babaları Arap, anneleri Çinli… En önemli özellikleri ise dinlerine olan bağlılıkları… Komünizmin en sert yaşandığı, din üzerinde büyük baskıların olduğu Sovyet döneminde bile inançlarından, ibadetlerinden ve yaşam tarzlarından taviz vermemişler. Bugün, Kırgızistan’da yaşayan Dunganların yaklaşık yüzde 30’u, başkentin kuzeydoğusundaki Tokmok’ta ikâmet ediyor.
Tokmok, meşhur Türk bilginlerinden, Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip’in de yaşadığı bölgede bulunan tarihî bir şehir. Bir rivayete göre Hacip’in mezarı da burada. Türk dünyası için manevi anlamı büyük Tanrı Dağları’na sırtını yaslayan Tokmok’ta Yusuf Has Hacip adına bir müze de bulunuyor.
Çin’in İslam dünyasıyla teması, 7. yüzyıldan itibaren başlıyor
Tokmok şehir merkezindeki Dungan pazarında satıcıların çoğunu, diğer Orta Asya şehirlerinde olduğu gibi kadınlar oluşturuyor. Özellikle yaşlı olanları, fotoğraflarının çekilmesini istemiyor. Hatta, içlerinden biri “Bugün ramazan, ramazanda fotoğraf çektirilmez” diyerek bizi uyarıyor.
Bişkek TİKA Program Koordinatörü Dr. Fahri Solak, Sovyetler döneminde birçok topluluğun baskılardan etkilenirken onların dik durduğunu belirtiyor. Fahri Solak’a göre Dunganlar, çalışkan, suça bulaşmamış ve komşularının kendilerinden emin olduğu bir topluluk…
Tarihî kaynaklara göre Çin’in İslam dünyasıyla teması, İslamiyetin Arabistan Yarımadası dışına yayılma devri olan 7. yüzyıldan itibaren başlıyor. İslamiyetin Çin’e ilk girişi konusundaki rivayetler muhtelif; ancak yaygın görüşe göre ilk temasın 651 yılında başladığı noktasında görüş birliği var. İslamiyetin Çin’de yayılışıyla ilgili kaynaklarda üçüncü halife Hz. Osman tarafından gönderilen bir elçinin 25 Ağustos 651 tarihinde Tang Hanedanı’nın başkenti Chang-an’a ulaştığı kaydediliyor. Çinli Müslümanların kabul ettiği bir menkıbe ise İslam’ın Çin’de ilk olarak Aşere-i Mübeşşere’den (Cennetle müjdelenen on sahabi) olan Sa’d bin Ebi Vakkas tarafından tanıtıldığı, hatta onun mezarının da Kanton şehrinde olduğu şeklinde.
Çin’in İslam dünyasıyla teması, yaygın görüşe göre 651 yılında başladığı noktasında görüş birliği var. İslam’ın Çin’de ilk olarak Aşere-i Mübeşşere’den olan Sa’d bin Ebi Vakkas tarafından tanıtıldığı, hatta onun mezarının da Kanton şehrinde olduğu bilinmektedir.
Dunganları yeryüzündeki en kalabalık Müslüman topluluklardan biri kabul etmek bile mümkün
Bazı Müslüman yazarlara göre özellikle doğum oranının Müslümanlar arasındaki yüksekliği de dikkate alınarak, Dunganların Çin’deki toplam nüfusunun 70-100 milyon arasında olduğu öne sürülüyor. Bu hesaba göre, Dunganları yeryüzündeki en kalabalık Müslüman topluluklardan biri kabul etmek bile mümkün. Dunganların büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine bağlı ve Sünni inanç çizgisinde.
Kırgızistan’da yaşayan Dunganların bu ülkeye gelişi 1960’lı yıllara rastlıyor. O dönemde Sovyet toprağı olan Kırgızistan’a yerleşen Çinli sülalelerin, neden geldikleri konusunda farklı bilgiler var. Bunlar arasında en yaygın rivayet, Dunganların çok iyi bildikleri tarımı Kırgız milletine öğretmeleri için Sovyet hükümeti tarafından getirildiği yönünde. Bugün Dunganlar, Kırgızlara tarımı öğreten kavim olarak tanınıyor. Halen büyük çoğunluğu da geçimini tarım üretimiyle sağlıyor.
Bişkek’te ziyaret ettiğimiz Çinşaylo ailesinin yaşadığı mekanın Anadolu’da yüzlercesine şahit olduğumuz köy evlerinden bir farkı yok: Büyük bir bahçe, Anadolu’da “hayat” diye tabir edilen bir açık alan, kenarda divanlar ve yer minderlerinden oluşan odalar. Evin büyüğü Zeynep Nine, 68 yaşında ve Tokmok’ta dünyaya gelmiş. Babası İkinci Dünya Savaşı’na Sovyetler Birliği’nin saflarında katılmış ve bir daha geri dönmemiş. Evin amcası Şerba Çinşaylo ise Dungan tarihi ile yakından ilgileniyor. Araplarla Çinlilerin ilk münasebetlerinin 600-700’lü yıllara dayandığını, iki ırk arasındaki evlenmeler sonunda Dunganların ilk kez 11. yüzyıldan itibaren ortaya çıktığını söylüyor.
Dunganların Gelişimi
Dunganların kendilerine özgü, ‘Dunganca’ denilen ve daha çok Çince’yi andıran bir dilleri var. Şerba Çinşaylo, “Çinliler yavaş konuşursa onları anlayabiliyoruz; ama hızlı konuşurlarsa anlamıyoruz.” diyerek iki dil arasındaki benzerliğe vurgu yapıyor. Babaları Arap olmasına rağmen kendi dillerinde Arapça’dan hiç iz kalmamasına hayıflanıyor.
Dunganlar halen bulundukları bölgelerde toplu yaşamayı tercih ediyor. Bu açıdan ülkenin farklı bölgelerinde birçok Dungan köyü var. Şerba Çinşaylo, birlikte yaşama gerekçesini Çin’den gelen atalarının sülaleler halinde göç etmesiyle açıklıyor. Memleketlerinden akrabalarıyla birlikte ayrılan Dunganlar burada da aynı geleneği sürdürüyor. Dunganların ziraat konusundaki becerileri ise tartışılmaz. Şerba Çinşaylo, “Kırgızlar sadece yemeyi bilir. Biz olmasak aç kalırlardı.” diyerek bu konudaki iddialarını ortaya koyuyor. Onun bu sözleri, Sovyet yönetiminin Dunganları ziraat becerisi için istediği yönündeki bilgileri de destekliyor.
Çinşaylo, Sovyetler döneminde yaşadıkları sıkıntıları da daha dün gibi hatırlıyor. İbadetlerini gizli yaptıklarını ama asla bırakmadıklarını özellikle vurguluyor. Sovyet makamlarından nasıl gizlendiklerini ise “Bizim büyüklerimiz şehirde fakirler için evler kiralardı. O evlere gariban insanları yerleştirirdik; ama aslında buraları ibadethane gibi kullanırdık. Fakirler orada kalırdı, biz de o evlerde toplanıp namazlarımızı yine topluca kılardık. Camiler yasaktı ama biz de kiraladığımız evleri cami gibi kullanır ve yetkilileri böylece atlatırdık. O dönemde namazlarımızı cemaatle kılabilmek için bile çeşitli formüller üretirdik.” sözleriyle anlatıyor.
Çin topraklarında, ilk cami hicretin 60. yılında yapıldı
Bugün 20 milyondan fazla Müslümanın yaşadığı Çin topraklarında, ilk cami hicretin 60. yılında yapılmış. Çin’in imparatorluk başkenti Şian, İslamiyet’in de ilk yayıldığı ve yaşandığı beldelerden biri. Çinli Müslümanların anlattığı rivayetlere göre Çin’de sahabe ve tâbiîn’e ait mezarlar var. Bunlardan biri de Peygamber Efendimiz’in cennetle müjdelediği on sahabeden biri olan Sa’d bin Ebi Vakkas. Çinliler kendi ırklarını ‘Han’ olarak söylüyor. Han ırkından olup da İslamiyet’i seçenlere Dangxiong yani Dongan deniyor. Bu tabir dönüş anlamına geliyor. Bu açıdan Döngen veya Dungan-Tungan olarak da kullanılıyor. Çin’de on ayrı milletten Müslümanlar yaşıyor. Tatarlar, Uygurlar, Moğollar, Hanlar, Kazaklar, Tacikler, Özbekler, bunlardan bazıları. Bu çeşitlilik sebebiyle Çin’deki Müslümanlar her yıl düzenlenen kardeşlik turlarına konu oluyor. Dünyanın değişik yerlerindeki Müslümanlar, Çin’deki din kardeşleriyle görüşebilmek için Pekin ve Şian’a sıla-ı rahim turları (kardeşlik turları) yapıyor. İngiltere, Singapur, Malezya ve Orta Asya cumhuriyetlerinden de bu turlara ciddi bir ilgi var.