Mavi Göklerin Ülkesi, Moğolistan...
Moğolistan; Türk kültürü açısından son derece önemli bir ülke. Türkçenin bilinen ilk yazılı belgelerini, diğer bir ifadeyle Orhun Yazıtlarını barındıran bu coğrafya, tarih boyunca çeşitli Türk devletlerine de ev sahipliği yapmış olması dolayısıyla apayrı bir yere sahip. Esasında Türkler, Koreliler, Mançu/Tunguzlar ve de Japonlar gibi bir Altay halkı olan veya olduğu düşünülen ve Ana Altay dilinden kopan/koptuğu düşünülen bir dili konuşan Moğollarla tarihi bağlarımız oldukça kuvvetli. Moğolistan’da yaşayan Proto-Moğolları ve Tunguzları; Türklerin kurduğu büyük Hun İmparatorluğu birleştirdi. Milat’tan önce 3. yüzyıldan itibaren bölge Türklerin hakimiyetine geçti. On üçüncü yüzyılın başına kadar; Büyük Hun İmparatorluğu, Göktürk, Uygur, Kara Kutay Devletleri hâkim oldu. Cengiz Han’ın birleştirip teşkilatlandırdığı kabilelerle, 1205’te Moğolistan’da ilk Moğol Devleti kuruldu. Cengiz Han, 1227’de ölünce Moğol İmparatorluğu oğulları arasında bölüşüldü.
Asya’nın doğusunda bulunan Moğolistan, dünyanın en seyrek nüfuslu ülkesidir 1,5 milyon metrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin iki katı toprağa sahip olsa da nüfusu Türkiye’nin yüzde 4’ü kadardır. Başkent dışında kalan topraklarda kilometrekareye yalnızca bir kişi düşüyor. Kuzeyde Rusya; güneyde, batıda ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile komşu.Ülkenin toplam nüfusu yaklaşık üç milyon. Üç milyonluk bu nüfusun %96’sı kadarını Moğollar, %4’ünü ise Kazaklar ve diğer bazı halklar oluşturuyor. Yarı-başkanlık sistemi ile yönetilen ülkenin resmi dili Moğolca ve bu dili yazmak için Klasik Moğol yazısından ziyade daha çok Moğolca için özelleştirilmiş olan Kiril alfabesi tercih ediliyor. Ülkenin para birimi tuğrik’dir.
2010 yılı istatistiklerine göre ülkedeki insanların yaklaşık 150.000-200.000 Müslüman’ın bulunduğu tahmin edilmektedir ki, bu da toplam nüfusun yaklaşık %5’ine tekabül etmektedir. Ülkedeki Müslümanların çoğunu Kazaklar ve Hoton Türkleri oluşturmakta olup bu insanlarda Moğolistan’ın doğusunda yoğunlaşmaktadır. Geri kalan ise %53’ü Budizm’e, %39’u herhangi bir dini inanç taşımıyor. %3’ü ise Hristiyanlık ve Şamanizm’e bağlı. Nüfusun yaklaşık %40‘ı konar-göçer ve hayvancılıkla uğraşıyor. 1990 yılında Sovyetler Birliğindenayrılarak bağımsızlığını kazanan Moğolistan’ın hiçbir deniz veya okyanus ile bağlantısı yoktur ve neredeyse tamamı verimsiz bozkırlarla, çöllerle çevrili durumdadır. Meşhur Gobi Çölü de Moğolistan sınırları içerisinde yer almaktadır. Moğolistan’ın Güneyinde bulunan yarı kurak Gobi çölü ülke topraklarının yaklaşık üçte ikisini kaplamaktadır. Ekilebilir, tarıma elverişli, verimli arazi ise yok denecek kadar azdır. Ülkenin başkenti Ulan Batur’dur ve ülke nüfusunun %45’i burada yaşamaktadır. Ulan Batur kurak ve verimsiz bozkırdan, yer yer debisi düşük ırmaklardan ve çölümsü arazilerden oluşuyor. Bu da ülkede tarımın gelişmemesinin bir numaralı sebebi olarak görülüyor. Türkiye ile arasında +5 saatlik bir zaman farkı var.
Moğolistan karasal iklime sahip bir ülke. Eksi 50 dereceyi bulan hava sıcaklığıyla dünyanın en soğuk ülkeler arasında yer almaktadır. Sıcaklık değişmeleri hayli dengesiz ve düzensizdir. Bir gün, gün içi sıcaklık 32 derece iken ertesi gün aniden 10 dereceye kadar düşebiliyor. Bu bakımdan, özellikle mevsim geçişlerinde her koşula hazırlıklı olmakta fayda var. Ülkede yeşil alan miktarının son derece azdır.
Moğolistan denilince akla gelen unsurlardan biri de geleneksel Moğol çadırıdır. Moğolların ger veya Türkçe kökenli yurt şeklinde adlandırdıkları bu çadırlarda yaşamlarını sürdürmektedirler. Ülke genelinde oldukça yaygın olan ve özellikle kırsal bölgelerde bulunmaktadır. Hayvanlarını otlatanlar, inşaatlarda çalışanlar da yine geçici konaklama yerleri olarak bu çadırları tercih ediyor. Bezlerle kaplanmış keçeden oluşan çadırın ortasında bir soba, etrafında yataklar ve güneş ışığının içeriye girmesini sağlayan çadırın tam ortasında, bir pencere işlevi gören, Kırgızların da tündük olarak tabir ettiği bir bölme, ahşap direkler ve ufak bir giriş kapısı vardır. Gerlerin kumaşları beyaz, kapıları ise daha çok turuncu renktedir. Moğolistan’da hala ata çok değer verilir. Özel misafirleri için at besleyip onu ikram ederler. Bir erkek çocuğun yetişkin olabilmesi için ata binebilmesi ve onu ustaca kullanabilmesi gerekmektedir.