Moğolistan'da Neler Oluyor?
Moğolistan’ın yüz ölçümü Türkiye’nin iki buçuk katı olmasına rağmen kullanım alanı çok azdır.
Moğolistan’ın yüz ölçümü 1.564.000 km² iken Moğolistan’ın içinde bulunan Gobi çölünün yüz ölçümü 1.295.000 km² dir. Bu da Moğolistan da bulunan yaşam alanını kısıtlamaktadır.
Moğolistan’da nüfusun çoğunluğu nerede yaşamaktadır?
Moğolistan da yaşayan yaklaşık 3,3 milyon insan vardır ve yüz ölçümüne göre dünyanın en seyrek nüfuslu ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkenin yarıdan fazlası çöl olmasından dolayı bu nüfusun neredeyse yarısı, ülkenin başkenti olan Ulanbatur da yaşamaktadır.
Dünyanın en soğuk yerleri arasında bulunan Moğolistan’da Kış aylarında sıcaklık -50 dereceye kadar inmektedir.
Moğolistan, aşırı karasal iklime sahiptir. Kışları, soğuk ve uzun sürerken, yazları sıcak olmasına rağmen kısa sürmektedir. Kış, Kasım’dan Nisan ayı sonlarına, bahar ise Mayıs’tan Haziran’a kadar sürer. Mayıs ayında ortalama sıcaklık 6°C dir. Bu dönemde, genellikle bulutsuz ve açık gökyüzü ile rüzgârlı ve kuru hava hakimdir.
Bir adresi bulmak bu kadar zor olamaz.
Uçsuz bucaksız bozkır alanlarına ev sahipliği yapan Moğolistan’da adres tarifi ise şöyle oluyor; şu iki dağı görüyor musunuz? O iki dağın arasından geçtikten sonra sağınızda bir nehir göreceksiniz o nehri takip edin karşınıza koyun sürüleri çıkacak o sürüleri geçtikten sonra istediğiniz yere varacaksınız.
Moğolistan’da yaşayan insanların çoğu Budist’tir.
Moğolistan’da din olarak ülkenin yarısı Budizm’e inanmaktadır. Geri kalanlar ise Moğol Şamanizm’i ve Hristiyanlığa inanılmaktadır. Müslüman kesimin çoğunluğunu ise Kazak Müslümanları oluşturmaktadır. Bunun oranı ise sadece %3’tür.
Moğolistan’da halkın çoğu uçsuz bucaksız bozkırın ortasında derin bir sessizliğin içinde geleneksel çadırlarda yaşamaktadır.
Moğolistan nüfusunun %39’u geleneksel yaşam tarzı olan ve kanvastan yapılan “GER” dedikleri çadırlarda göçebe olarak yaşamaktadır. Ger, Orta Asya bozkırlarında birkaç değişik türde göçebe grup tarafından konut olarak kullanılan deri ya da keçe ile kaplanmış taşınabilir, yuvarlak bir çadırdır.
Moğolistan’da bina yapılabilmeniz için kış ayının bitmesini beklemek zorundasınız…
Kış ayının çok uzun sürmesinden dolayı Moğolistan’da bina yapmak oldukça zordur. Bir bina için sadece 4 ayınız vardır.
Moğolistan’da uzun kışlar tarım için uygun şartları sağlamamakta ve insanların tek geçim kaynağı hayvancılıktır.
Moğolistan oldukça az ekilebilir arazi içerir, çünkü alanı büyük ölçüde çimenli bozkırlarla kaplıdır, kuzeyde ve batıda dağlarla, güneyde de Gobi Çölünü içermektedir. Yüksek rakım, sıcaklıktaki aşırı dalgalanma, uzun kışlar ve düşük yağış, tarımsal gelişme için sınırlı potansiyel sağlar.
Bozkırın o soğuk yüzünde ektiğiniz bir ürünün büyümesi için sadece 100 gününüz var.
Ekmiş olduğunuz bir ürünün büyüme mevsimi 100 günü geçmemektedir. Çünkü mevsim şartları size sadece bu kadar gün sunmaktadır.
Atlar, Moğolistan halkı için hala vazgeçilmezler arasındadır. Atların hem etinden hem de sütünden faydalanmaya devam etmektedirler.
Moğolistan’da göçebe ailelerin, 200 kadar ata sahip olması hayatın normali ve bu coğrafyada kırsal alanda yetişen çocuklar daha 3-5 yaşlarındayken ata binmeyi öğreniyorlar. Kırsal alanda doğayla ve hayvanlarla iç içe bir yaşam süren aileler, sığır, deve, keçi ve koyun da besliyorlar. Fakat at, Moğolistan’ın en önemli simgelerinden biri.
Orta Asya insanın neden bu kadar sağlıklı olduğunu hiç düşündünüz mü?
Kımız, Orta Asya’nın en çok bilinen ve sıkça tüketilen milli içeceğidir. Kısrak sütünden elde edilir ve kısrak sütünün mayalanmasıyla oluşur. Kımızın faydaları saymakla bitmez. Kımız; bağırsaklardaki yüksek asitleri dengeler ve bağırsaklarda oluşan mikroorganizmaları en sağlıklı hale getirir. Asırlardan beri tüketilen kımızın, protein bakımından da yüksek olması, tercih edilme nedenleri arasında yer alır. Sindirimi kolaylaştırdığı için Eski Türkler’den günümüze kadar değerini korumuştur. Ayrıca akciğer kanseri oranın azaltır ve solunum yolu rahatsızlıklarında tüketildiğinde, daha rahat nefes almanızı sağlar.
Moğolistan’da insanlar özel misafirlerine ahırda beslemiş oldukları atı ikram etmektedirler.
Orta Asya’da normal zamanların dışında özellikle baharın gelişiyle birlikte at kesme geleneği, bu işin en doruk noktasını oluşturuyor. İlkbahar mevsiminde atlar kesilip etkinlikler düzenleniyor. Baharın gelişine atlar kurban ediliyor. Bu atlar kendileri için ve misafirlerine ikram etmek üzere özel olarak yetiştiriliyor.
At etinin diğer etlerden daha çok enerji ve kalori sağladığı gerçeği at etini yiyenler tarafından ortaya konuluyor. Özellikle sert kışlara maruz kalan insanlar için at etinin bünyeyi sıcak tuttuğu belirtiliyor.
Bozkırda bir çocuğun yetişkin olabilmesi için öncelikle bir atı ustaca kullanabilmesi gerekmektedir. Eğer atı tutup ustaca kullanabiliyorsa, o çocuk yetişkin oluyor.
Huvs gölünde buzların arasında donup kalmış gemiler sıcak günlerin gelmesini bekliyorlar.
Huvs gölü yılın dört ayı dışında tamamen donuyor, Hatgal’daki limanda gölün tüm gemileri, buzların arasında, sıcak günlerin gelmesini bekliyor. Buzların erimesi temmuzda ancak bitmiş oluyor.